BENİM ÜLKEM, BENİM İNSANIM

Reklam
Reklamı Gizle

Nerdeyse 25 gündür İstanbul’da kalıyorum ya, kızımla mutlu, mesut, komşu, akraba ziyaretleri ve deniz kenarında yürüyüşler yapıyoruz. Deniz hasta, deniz üzgün üstünü kaplayan müsilaj dedikleri pisliğin altında kalmış, çırpınıp duruyor diyeceğim ama çırpınamıyor. Kımıldayamıyor, çırpınabilse atacak o pislikleri ama heyhat müsilajın altında bunalıp kalmış, içindeki balıklar ve diğer hayvancıklar gibi. Bunu geçelim . Çünkü beni sinir ediyor. İstanbullular ne mi yapıyor. Aileler piknik sandalyelerini, piknik masalarını getirmişler, çay kahve de koymuşlar termoslarına denizin kenarı çayırla ve güllerle dolu oralar da sohbet ediyorlar gülerek. Gülen insanlar görmek çok güzel. Yürüyüşten dönerken kızımın sitesinde bir çok kedi var. Her gün görüp merak ediyordum, bunlara kim bakıyor diye. Çünkü suları tertemiz, mamaları var. Biribiriyle oynaşıp duruyorlar. Meğer bir bey iş edinmiş onları, her gün mamasını suyunu veriyor. Ne güzel bir uğraş. Antalya’da çok sevdiğim bir komşum vardı. Onları ziyaret ettik. Dünyalar iyisi insanlar. Birlikte eskileri konuşup kah ağladık, kah güldük. İsmail’in hastalığında da çok yardımcı olmuşlardı. İyilik de, kötülük de unutulmaz. Halamın kızını yıllardır görmemiştim. Telefonla görüşüyorduk ama. Yazlıkları Kocaeli’nin Kerpe denen deniz kenarında bir yerleşim yeri. Cennetten bir köse. Yemyeşil ağaçlarla kaplı, tertemiz hava, insanlar mutlu. Yazlıklarını çiçeklerle kaplamışlar. Ama yine de kimse duymasın! Ağaç düşmanları oraları da mahvedebilirler. Cennet gibi olan çoğu yerlerimizi nasıl çöle döndürdüklerini unutmuyoruz. Suat ablacığım ve eşi Cevdet ağabeyim çok iyi davrandılar bize. Bir gece de kaldık, çok mutlu döndük. Yollar güzel, insanlık güzel, çevre güzel. Komşuluklar güzel. İnsan başka ne isteyebilir ki dört günlük dünyada.Ha unutmadan doğduğu günü bildiğim, eşimin amcasının torunu da İstanbul’ a taşınmışlar. Davet ettiler gittik. İki tane çocuğu olmuş pırlanta gibi oğlanlar. Biri okula gidiyor diğeri kreşe. Çok akıllılar maşallah. Güvencemiz bu çocular, bu gençler. Öyle koyun gibi kimse peşinden sürükleyemeyecekler. İnşallah o günleri hep birlikte görürüz. Size bu gün başka şeyler yazacaktım ama, deftere yazdığı mı yazmak istemedim. Ülkenin sorunlarını hep birlikte yaşıyoruz zaten. Sıkıldık, bıktık. Zaten dört günlük dünya değil mi? Bu gün varız, yarın yokuz. Gelecek ne gösterir bilinmez. İnşallah güzel şeyler gösterir diyelim. Duyarlı insanlar olmak zorundayız. Göreceğiz, hissedeceğiz, yanlışlar neyse, elimizden ne geliyorsa onu yapmaya çalışacağız. Şairin dediği gibi Gafil gezmeyeceğiz. Ne diyor şair, yine yazmadan geçmeyeceğim. Çok seviyorum bu dörtlükleri.Gafil gezme şaşkın, bir gün ölürsün.Dünya kadar malın olsa ne fayda.Söyleyen dillerin söylemez olur.Bülbül gibi dilin olsa ne fayda.Sen söylersin, söz içinde sözün var. Çalarsın, çırparsın, oğlun, kızın var. Şu dünyada üç, beş arşın bezin var.Tüm bedesten senin olsa ne fayda.Kul Himmet üstadım, gelse, otursaHakkın kelamını dile getirse.Dünya benim deyip, zapta geçirse.Harun kadar malın olsa ne fayda. Kul Himmet’i saygı ve rahmetle anıyorum. Onlar görmüş sonun ne olacağını. Gözü doymaz insanlarımız neden görmez acaba. Her tarafı yakar, yıkar, talan ederler. Sağlıkla , sevgiyle kalın canlarım. Güzel günler görelim hep birlikte.

Anahtar Kelime: ,

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.