Gelmesen mi Acaba Kış

Reklam
Reklamı Gizle

Şu günler beni nerelere götürüyorlar bir bilseniz. Sabah kalkıp annemin pişirdiği süt çorbasını kırk nazla içip, okula giderdim. Sanırım dördüncü sınıftaydım. Cumhuriyet İlkokulu’nun dördüncü sınıfı. Sabah okula giderken arkadaşımın evine uğruyorum. Biz aynı sınıftayız. Arkadaşımın annesi ve babası köydeler. Arkadaşım kendinden küçük kardeşi ile kalıyor. Evlerinden mis gibi kokular geliyor. Yemek pişiriyorlar tek odalı evin sobasında. Yemek bulgur pilavı. Bulgur, su, tuz ve bol miktarda tereyağı. Bulguru suda haşlayıp üstüne tereyağı döküyor. Odayı mis gibi tereyağı ve bulgurun uyumlu kokusu kaplıyor. Bana gel sen de ye diyorlar. Yemez miyim. O kokuya kim dayanabilir ki. Annemin süt çorbasını bin nazla içerken, pilavı bayılarak yiyorum. Karnımızı doyurup hızlıca okula gitmeye çalışıyoruz. Benim çocukluğumda herkesin inekleri, eşekleri, tavukları olurdu. İneklerini otlatmaya gönderirler. Buna da sığıra sürme derlerdi. Sabah hayvanlarını sığıra süren insanlar hayvanların arkasından çıkan dışkıları toplarlar. Kurutup kışın sobada, ocakda yakarlar. Biz okula giderken bu annelere garip garip bakardık. Şu günlerde havalar soğudu. Sanırım şimdi hayvanlar da sığıra gönderilmiyor. Çünkü kimsenin hayvanı da kalmadı. Her taraf yüksek yüksek binalarla doldu. Orada hayvan koyacak yer de kalmadı. Bu demektir ki insanlar kış için tezekte yapamayacaklar. Bin hevesle evlere doğalgaz düşendi. Doğalgaz bu pahalılıkta zor yakılabilecek. Belki hiç kullanılamayıp sobalar kurulacak. Onu yakabilmek için de odun, kömür gerek. Bazı bölgelerimizde altı ay kış. Odun bir ton, kömür asgari iki ton gerek. Haydi al da yak. Sobada pişen yemekler de pişemeyecek.İşsiz olan o kadar çok insanımız var ki; nasıl karşılayabilecek. kış için gereken kıyafetler alınabilecek mi? Yalın ayak okula giden çocukları yine mi göreceğiz? Şu kışı sevemedim gitti. Kışın çok üşüyen çocukları çoklukla görüyoruz. Bazı çocukların kabanı yok. Sırtlarında annelerinin ördüğü kaç renkten yeleklerle ayaklarında yırtık, altı deli ayakkabılarla kışı geçiriyorlar. Köylerdeki çocukların durumları içler acısı. Köylerdeki okulları kapatıp taşımalı eğitim diye bir sistem çıkardılar. Kışın kapanan yollar yüzünden, karın, çamurun içinden km.lerce yürüyerek okula gidiyorlar. Gidebilenler gidiyor, gidemeyenler köyde cahil kalıyor ya da tarikatların insafına kalıyor. Köy okulları bir öğrenci bile olsa kapanmamalıydı. Tek öğretmen bile köyü aydınlatabilirdi. Şu günlerde pahalılık aldı başını gidiyor. Maaşı az olan ya da işi olmadığı için parası olmayan insanlarımız halk ekmek kuyruklarnda ucuz ekmek, ya da askı da ekmek bulmak umuduyla soğukta saatlerce beklemeye razı oluyorlar. İşte böyle her gün gelen zamlar canımıza okuyor. Sonumuzu merak ediyorum. Ne diyelim, Allahım sonumuzu hayır getirsin. Şu seçimi dört gözle beklerken, bir yandan da korkuyorum. Gelecek iktidar bu kadar bozulmayı, her alanda bozulmayı nasıl düzeltecek. Ülkemde o kadar kötü şeyler oluyor ki, kocalarından boşanan kadınlar bu eski kocaları tarafından öldürülüyor. Genç kızlar, çocuklar kaçırılıp, öldürülüp ormanların içine atılıyor. Kaç tane üniversite bitiren gençler iş bulamıyor. Sözlü sınavları iktidara yakın olanlar düşük puan alsalarda kazandırılıyor. İşe göre adam değil, adama göre iş veriliyor. Düzelebilecek mi Bu kadar her dalda bozulmuşluklar? bilemiyorum. Haydi hayırlısı. Sağlıkla, sevgiyle kalın canım arkadaşlarım. Biliyorsunuz sevgi her derdin ilacıdır.

Anahtar Kelime:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.