KAFALAR KARIŞIK ORTAYA KARIŞIK

Reklam
Reklamı Gizle

Necip Adıgüzel

Güzel Türkçemiz de taşla ilgili deyişler boldur.Bazen hedefini bulmayan taş misali, sözler de hedefini ıskalıya biliyor.Bu durumlarda fıkralara,hicivlere, deyişlere misafir oluyoruz. İşte bunlardan bir tanesi.
Hepimizin bildiği bir hikâyedir…
Nasreddin Hoca’ya da başkalarına da atfederler…Bizim için hikâyenin kahramânı mühim değil, mühim olan hikâyedeki işaretler,taşlamalar…

Hoca bir kış günü komşu köye gitmiş. Köyün girişinde bütün köpekler bir araya gelip, başlamışlar havlamaya…Hoca bakmış ki, köylü köpeklere sâhib çıkmıyor çâresiz, iş başa düştü deyip yerden bir taş alıp da köpeklere atmak için eğilmiş…Ama, ne mümkün! Hangi taşa el attıysa hiçbiri yerinden kımıldamıyor!…
“Allah Allah” demiş Hoca, “Bu ne biçim köydür?…Taşları bağlamışlar, köpekleri salmışlar!…”

Fıkradaki işaretlere gelince…Köpekler, halka eziyet ve cefâ eden kimseler ,Taşlar, bunlara dur demesi gereken güçler,Hoca ise hakkını aramak ve zâlimlerden kurtulmak için oraya buraya mürâcaat eden masûm insanlara işaretlerdir….

Çok güzel iki yazıya rastladım izlediğim sosyal medya hesaplarından birinde.
Bizleri anlatıyor.Umudu anlatıyor, mutluluğu anlatıyor …

Kral, dondurucu bir kış mevsiminde gecenin soğuğunda nöbet tutan bir muhafıza sordu:

-Üşümüyor musun? Muhafız;

-Ben alışığım kralım dedi.

Kral;
-Olsun sana sıcak tutacak elbise getirmelerini emredeceğim dedi ve gitti.
Ancak bir süre sonra emri vermeyi unuttu…

Ertesi gün duvarın yanında muhafızın soğuktan donmuş cesedini gördüler ama muhafız duvara bir şeyler karalamıştı.
Duvarda şunlar yazıyordu :

“Kralım, soğuğa alışkındım, fakat senin sıcak elbise vaadin beni öldürdü.”

Türlü vaatlerle,
insanları bekleterek,
bir umuda bağlayarak,
kesinlikle imtihan etmeyin.

İnsan, bekletildikçe değişir. hakkınızda hayırlı düşünmez…

Önce umudu öldürürsünüz.

Ardından sevgi, saygı, güven ölür…
Dostluk ölür,
muhabbet ölür.

kimsenin umudunu çalmayın…
iki buçuk kuruşluk değeriniz kalmaz….

Öğretmen okula balon getirdi ve çocuklardan onları şişirmelerini ve sonra isimlerini yazmalarını istedi. Bütün balonları koridora götürdüler ve öğretmen karıştırdı. Öğretmen daha sonra herkesin ismi yazılı balonu bulması için 5 dakika verdi. Çocuklar aramaya koştu ama zaman doldu ve kimse kendi adı yazılı balonunu bulamadı…

Sonra öğretmen çocuklara sordu: Yakınında bulunan balonu al ve üzerinde ismi yazılı olan kişiye ver. 2 dakika içerisinde herkesin elinde kendi adı yazılı balonu vardı.

Sonunda öğretmen bu deneyden kaynaklanan ahlak dersini özetledi:

” Balonlar mutluluk gibidir. İnsan onu sadece kendisi ararsa zor bulur. Bunun yerine herkes birbirini önemsiyorsa çok daha hızlı bulabilirsiniz.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.