Yar Sev­da­yı Dost Ve­fa­yı Bil­me­di!

Reklam
Reklamı Gizle

Vefa, sev­gi­de sü­rek­li­lik, sa­da­kat ve bağ­lı­lık­tır, ya­pı­lan iyi­lik­le­ri unut­ma­mak­tır.Vefa, iyi­lik­te bu­lu­nan­la­ra yeri gel­di­ğin­de daha faz­la­sıy­la kar­şı­lık ver­mek­tir.
Ar­ka­daş, dost ve ak­ra­ba­la­rı ara­yıp sor­mak vefa ge­re­ği­dir.Sı­kın­tı­lı anın­da ar­ka­da­şı­nın yar­dı­mı­nı koş­ma­yan, vefa duy­gu­sun­dan uzak­ta­dır. Ve­fa­lı insan, “Kara gün dostu” ol­ma­lı­dır. İyi günde dost gö­rü­nen­ler çok olur.İyi niyet diye bir tabir var iyi ni­ye­ti ne zaman uy­gu­la­sak kar­şı­lı­ğın­da yine hüs­ran yine kö­tü­lük gö­rü­yo­ruz. İşi in­sa­nı ya­ra­ya­lan bu işte kimse kötü dü­şün­me­yen fe­sat­lık yap­ma­yan in­san­lar hep hayal kı­rık­lı­ğı­na uğ­ru­yor. Bir an şöyle dü­şü­nü­yo­rum acaba bende mi on­la­ra karşı kötü olsam diye? Ama ben kötü ol­ma­yı be­ce­re­mi­yo­rum. Ne­de­ni bariz or­ta­da kal­bim­de in­san­la­ra karşı kö­tü­lük yok bende do­rum­la­rım­dan her zaman mem­nu­num kar­şım­da ki ban ana­sıl ge­lir­se gel­sin ben asla kötü ol­ma­ya­ca­ğım. Yeter ki yar sev­da­yı dost ve­fa­yı bil­sin.
Eski zat­lar­dan bi­ri­nin oğ­lu­na va­si­ye­ti şöy­le­dir:
“Oğlum, her­kes­le ar­ka­daş­lık edil­mez. İhti­yaç için­de ol­du­ğun zaman sen­den uzak­la­şan, ge­niş­lik za­ma­nın­da ma­lı­na göz diken ve yük­sel­di­ği vakit sana üs­tün­lük tas­la­yan kimse ile ar­ka­daş olma.”
Ve­fa­nın ol­ma­dı­ğı yerde güven yok­tur.
Es­ki­den dost­lu­ğun bir asa­le­ti vardı. Ve­ri­len söz­ler tu­tu­lur, ha­yal­le­re bile iha­net ka­tıl­maz­dı. En önem­li­si de vefa gibi ulvi gü­zel­lik­ler, dünya ni­met­le­ri­ne sa­tıl­maz­dı.
Hey gidi gün­ler hey…
Gü­nü­müz­de ne vefa kaldı ne de dost­luk.
Vefa ne­re­de bilen var mı?
Şair Rıza Tev­fik Bö­lük­ba­şı ne güzel der­le­miş:
Uçun kuş­lar uçun bu­ra­da vefa yok,
Öyle akar­su­lar öyle hava yok,
Fer­ya­dı­ma karşı aks-i seda yok,
Bu yan­gın ye­rin­de soğuk kül var­dır.
Hâl­bu­ki vefa; yü­rek­ten his­se­di­len, öden­me­si ge­re­ken bir borç gibi ol­ma­lı­dır. Çünkü vefa borcu, gönül bor­cu­dur.
Sa­mi­mi insan ve­fa­lı­dır, sa­dık­tır. Bek­len­ti­si ol­ma­dan, çıkar gö­zet­me­den dos­tu­na kucak açar.
Sevgi, şef­kat, mer­ha­met, ha­mi­yet, yi­ğit­lik ve vefa gibi duy­gu­lar iyi insan ol­ma­nın özel­lik­le­ri­dir. Bu duy­gu­lar; top­lum­da ge­li­şir­se top­lu­mun diğer fert­le­ri­nin de şevk­le­ri­ni te­tik­ler, coş­ku­la­rı­nı ar­tı­rır.
Ya­pı­lan an­laş­ma­la­ra, ve­ri­len söz­le­re bağ­lı­lı­ğın bu­lun­ma­dı­ğı top­lum­lar­da sos­yal çö­zül­me­ler baş gös­te­rir.
Ve­fa­sız­lık; elini tu­ta­rak yük­sel­di­ğin eli kes­mek, zir­ve­ye çık­tı­ğın mer­di­ven­le­re tekme at­mak­tır.
Eden bulur. Gün olur, aynı ka­de­ri pay­la­şır­sın. Elin­de­ki mevki ve makam, şöh­ret ve para uçup git­ti­ğin­de sır­tı­nı da­ya­dı­ğın fil­di­şi ku­le­ler de yı­kı­lıp gider…
Ne vefa kalır ne de sefa.
Al­kış­la­rı duy­du­ğun gibi, ve­fa­sız­lı­ğı hatta iha­ne­ti de gö­rür­sün.
Pey­gam­be­ri­miz (sav), mü­na­fık­la­rın özel­lik­le­rin­den söz eder­ken on­la­rın üç özel­li­ği­ni şöyle sı­ra­lar: “Ko­nuş­tu­ğu zaman yalan söy­ler. Söz ver­di­ği zaman sö­zü­nü tut­maz. Ema­ne­te iha­net eder.”
Ve­fa­sız­lar ile mü­na­fık­lar ne kadar da ben­zi­yor bir­bir­le­ri­ne.
Asil bir duygu olan vefa; dost­luk gibi, sevgi gibi, hatır gibi geç­mi­şin tozlu raf­la­rın­da ye­ri­ni al­ma­ya ha­zır­la­nı­yor.
Vefa, sa­de­ce İstan­bul’un bo­za­sıy­la ünlü bir semti mi?
Ve­fa­lı in­sa­nı ara ki bu­la­sın.
Allah’a bile vefa gös­ter­me­yen, ku­lu­na gös­te­rir mi?
Orası meç­hul gö­rü­nü­yor.
Bir za­man­lar iyi­lik yap­tık­la­rı vefa gös­ter­mez­ken, yakın ol­ma­dı­ğı bazı in­san­la­rın ve­fa­sı­na tanık olmak dü­şün­dü­rü­yor in­sa­nı. Üzü­yor da…
Ne acı değil mi?
“Her­kes dost gi­biy­di, siz ya­ban­cıy­dı­nız bize,
Şimdi her­kes ya­ban­cı, siz­ler dost­su­nuz bize.”
Aman ha, üç ku­ruş­luk dünya ni­me­ti için gaza gel­me­yin.
Dost­la­rı­nı­za, size iyi­lik eden­le­re ve size kar­şı­lık­sız kucak açmış in­san­la­ra “Ahde vefa gös­te­rin.”
En çok da, ül­ke­mi­ze yıl­lar­dır hiz­met etmiş olan­la­ra…
Hz. Mev­la­na der ki:
Dost­la­rı­nı daima vefa ile ha­tır­la can!
Ara­yan sen ol, bulan sen ;
Ta­nı­yan sen ol, ku­cak­la­yan yine sen.
Kula ve­fa­sı ol­ma­ya­nın Hakk’a ve­fa­sı olmaz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.