Te­sa­düf Diye Bir Şey Yok­tur!..

Reklam
Reklamı Gizle

Sev­gi­li dost­lar,Geçen haf­ta­nın bence bü­yük­lü­ğü kadar ko­nu­şul­ma­yan ko­nu­su MOS­SAD’a ça­lı­şan 15 aja­nın ya­ka­lan­ma­sıy­dı. En az bir yıl­dır iz­le­nen hücre ev­le­ri ol­ma­sı takip ve ya­ka­la­ma açı­sın­dan MİT’in ba­şa­rı­sı­nın bü­yük­lü­ğün­den, bunun diğer is­tih­ba­rat ve ülke sa­vun­ma­sı için ne anlam ta­şı­dı­ğın­dan bah­set­me­ye­ce­ğim.
Benim dik­ka­ti­mi çeken, ha­ber­ler­de­ki Ajan­la­rın Tür­ki­ye’deki Türk ve özel­lik­le Fi­lis­tin ya da Su­ri­ye adına gelip üni­ver­si­te­ler­de sa­vun­ma sa­na­yi vb. alan­lar­da eği­tim gören genç­le­rin takip edi­lip özel­lik­le­ri­nin ve bil­gi­le­ri­nin il­gi­li ör­gü­te ak­ta­rıl­ma­sıy­dı. Niye mi bu çekti? Ül­ke­miz­de ya­şa­nan bazı eski şüp­he­li ölüm­ler ve olay­lar ak­lı­ma geldi de ondan…
Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri’nin sa­vun­ma tek­no­lo­ji­le­ri­ni üre­ten ASEL­SAN’da ilki 2006’da baş­la­yan faili meç­hul mü­hen­dis ölüm­le­ri ve bu­gü­ne kadar sü­recek bir sır per­de­si­nin çö­zül­me­me­si olayı ak­lı­ma geldi. 15 yıl ön­ce­sin­den bu­gü­ne kadar 8 mü­hen­dis şüp­he­li şe­kil­de ha­ya­tı­nı kay­bet­ti. Tra­fik ka­za­sı, elekt­rik akımı, bı­çak­lan­ma, in­ti­har… Ki­mi­le­ri­ne göre sa­de­ce rast­lan­tı ya da ka­der­di ardı ar­dı­na gelen bu ölüm­ler. Ölen­le­rin ta­ma­mı­nın önem­li milli pro­je­ler­de ça­lı­şı­yor ol­ma­sı te­sa­düf müydü? Öl­dü­ler mi, Öl­dü­rül­dü­ler mi?
İkinci ola­rak ak­lı­ma Nük­le­er fi­zik­çi Engin Arık ve ar­ka­daş­la­rı geldi. Ta­rih­ler 30 Kasım 2007’yi gös­ter­di­ğin­de, İstan­bul-Is­par­ta se­fe­ri­ni yapan yolcu uçağı saat 01.36’da Is­par­ta-Ke­çi­bor­lu’da düş­müş­tü. Bu uçak ka­za­sın­da 7’si mü­ret­te­bat olmak üzere 57 kişi ha­ya­tı­nı kay­bet­miş­ti. Uça­ğın içe­ri­sin­de ise tor­yum sır­rı­nı bilen Prof. Dr. Engin Arık ve ekibi de yer alı­yor­du… Bir komp­lo ya da bir pi­lo­taj ha­ta­sı fark etmez, 30 Kasım 2007 ta­ri­hin­de ba­ğım­sız Tür­ki­ye ener­ji­si ça­lış­ma­la­rı tor­yum kay­nak­la­rı­nın ya­nı­na yolcu edil­di… Tür­ki­ye’ye 57 cana, 6 bilim in­sa­nı­na mâl oldu. Prof. Dr. Engin Arık ve ekibi Tor­yu­mun kul­la­nıl­dı­ğı nük­le­er re­ak­tör­ler­de zin­cir­le­me çe­kir­dek tep­ki­me­le­ri so­nu­cu ener­ji elde edi­le­bil­me­si için, tor­yum-232’nin uran­yum-233’e dö­nüş­me sü­re­ci­ni çöz­müş bunun için ge­rek­li ça­lış­ma­la­rı baş­lat­mış bir bilim in­sa­nıy­dı. Ve tor­yum re­ak­tö­rü­nü ku­ra­bil­miş ol­say­dı Tür­ki­ye şu anda dün­ya­nın en büyük ve temiz ener­ji kay­nak­la­rı­na sahip ül­ke­si ola­cak­tı. Çünkü Tor­yum 21. Yüz­yı­lın en st­ra­te­jik mad­de­si ve dün­ya­da­ki tüm tor­yu­mun ya­rı­dan faz­la­sı bizim ül­ke­miz­de. Yeni tip nük­le­er re­ak­tör­le­rin ya­kı­tı tor­yum ola­cak. Pat­la­ma riski yok, ze­hir­le­me riski yok. Tril­yon­lar­ca ton­luk pet­rol, do­ğal­gaz ener­ji­si­ne eşit ve za­rar­sız.
Üçün­cü ola­rak ak­lı­ma daha eski , 14 Tem­muz 2004 ak­şa­mı Ça­nak­ka­le-Ge­li­bo­lu yolu üze­rin­de adi bir va­kay­mış gibi gö­rü­nen bir tra­fik ka­za­sı geldi. Bu ka­za­da üç kişi ha­ya­tı­nı kay­bet­ti. Sezer Soy­sal yö­ne­ti­min­de­ki resmi pla­ka­lı, TÜBİTAK’a ait mi­ni­büs, saman yüklü arka ışık­la­rı yan­ma­yan trak­tö­re ar­ka­dan çarp­mış­tı. Ne var ki mi­ni­bü­sün için­de­ki ki­şi­ler ve gö­rev­le­ri dü­şü­nül­dü­ğün­de bunun ‘şüp­he­li’ bir kaza ola­ca­ğı su gö­tür­mez­di. Bu ka­za­da ta­nı­dık da bir isim vefat et­miş­ti.. Bu ka­za­da ölen üç kişi TÜBİTAK’ta ulu­sal gü­ven­lik­le il­gi­li st­ra­te­jik bir görev yapan gizli gö­rev­li bir yüz­ba­şı ile iki mü­hen­dis­ti. Üs­te­lik ölen­ler­den biri hem­şeh­ri­miz Eski Dev­let Ba­ka­nı Ra­ma­zan Mir­za­oğ­lu’nun da­ma­dıy­dı. Ka­za­yı ilk gören ve yet­ki­li­le­re haber veren köy­lü­ler­di. Ancak sav­cı­nın olay ma­hal­li­ne gel­me­sin­den önce biri ya da bi­ri­le­ri ka­za­nın ol­du­ğu yere çok­tan gel­miş­ler­di. Bu kişi ya da ki­şi­ler TÜBİTAK’a ait mi­ni­bü­se bak­mış­lar ve hemen olay ye­rin­den uzak­laş­mış­lar­dı. Olay ye­ri­ne ön­ce­den gelen bu kişi ya da ki­şi­le­rin kim ol­du­ğu, nasıl or­ta­da kay­bol­du­ğu hâlâ mu­am­ma. Ka­za­da ha­ya­tı­nı kay­be­den üç kişi Tür­ki­ye’nin gü­ven­li­ğiy­le il­gi­li krip­to­lar yani gizli şif­re­ler üze­rin­de ça­lı­şı­yor­du. Üç ki­şi­lik ekip yeni ge­liş­ti­ri­len as­ke­ri bir ci­ha­zı de­ne­mek için Ça­nak­ka­le’ye git­miş­ti. As­ke­ri gö­rev­li Yücel Ken­ter mu­ha­be­re yüz­ba­şı rüt­be­si­ni ta­şır­ken, Ku­ru­oğ­lu ile Ay­te­kin ise TÜBİTAK Ulu­sal Elekt­ro­nik ve Krip­to­lo­ji Araş­tır­ma Ens­ti­tü­sü’nde ça­lı­şı­yor­lar­dı. Bu ens­ti­tü ulu­sal gü­ven­li­ği il­gi­len­di­ren giz­li­lik de­re­ce­li bil­gi­le­rin ko­run­ma­sı hu­su­sun­da Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri ve Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı’na des­tek veren bir ens­ti­tüy­dü.
Bu tür İstih­ba­rat ör­güt­le­ri sa­de­ce sa­vun­ma sa­na­yi üze­ri­ne ça­lı­şan değil ,ül­ke­le­rin tüm ye­te­nek­li genç­le­ri­ni ta­ki­be alır-in­ce­ler ,hak­kın­da en gizli bil­gi­le­ri,za­af­la­rı ,ol­maz­la­rı tes­pit eder. Öne çı­kan­la­rı ken­di­ne ça­lış­ma­sı için ik­na­ya ça­lı­şır­lar, hiç­bir şeyi te­sa­dü­fe bı­rak­maz­lar.İkna ede­me­dik­le­ri­ni ne mi ya­par­lar?
Bil­mem.​Onu da siz dü­şü­nün…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.