Küfür Hiç İyi Olmadı!
Türkiye siyasetinde yapılabilecek en ölümcül hatalar bu milletin kutsallarına hakaret ve saygısızlıklardır. Türkiye’de siyaset yapıyorsanız önce bu milleti çok iyi tanıyacak, bu millet için Kuran, Vatan, Bayrak, Ezan gibi değerlerin ne ifade ettiğini ve bu değerler için canlarını veren cennet mekân Aziz Şehitlerimizin bu Milet için manevi mertebelerini çok iyi idrak etmek zorundasınız. En ufak bir hatanız sizin bu milletin nezdinde siyasi hayatınızın sonu olacaktır. Zira sonrasında yok sinirliydim, yok kendime hakim olamadım şeklindeki hiçbir serzenişiniz kendinizi affettiremeyecek, hiçbir şeyi unutturamayacaktır. Sonrasında öyle arkanıza sadece ‘Nutuk’ manzaralı kitaplık değil, İskenderiye Kütüphanesini de alsanız artık nafiledir.
İYİ Partili Lütfü Türkkan’dan bahsediyoruz, bu girizgâhtan dolayı hepinizin de elbette anlamış olduğu gibi! Geçtiğimiz günlerde yaşanan ve tüm Türkiye’yi öfkelendiren olaya neresinden baksak elimizde kalıyor. İYİ Parti genel başkanı Sayın Meral Akşener Bingöl ziyaretinde bulunurken bir vatandaş protesto etmiş, Lütfü Bey de sözüm ona vatandaşı sakinleştiriyormuş. Bir kere protesto olabilir, gayet doğaldır, her siyasetçi gibi Meral Hanımın da protesto edilebilmesi demokratik bir haktır. Protesto sebebi ise Millet İttifakının gizli ortağı olduğu iddia edilen HDP ile İYİ Partinin gizli yakınlaşmaları iddialarıymış. Komplo diyenlerde oldu ama mesele bu değil, zira yaşanan vaka gayet aşikârdır. Bir şehit yakınının bunu protesto etmesi elbette doğaldır. HDP’nin siyasi durumu gayet açıktır. Lütfü Bey sosyal medyadan kendi ilk savunmasında vatandaşı alıp sarmaş dolaş götürdüğünü, sakinleştirmeye çalıştığını ve kesinlikle küfür yok dedi. Ancak yakın plan ve sesin çok net duyulduğu videolar yayınlanınca hata ettim diyerek özür dilemek zorunda kalmıştır. Açıkçası hiçbir parti mensubuna yakışmayacak ciddiyetsizliklerle dolu gelişmeler oldu bunlar. Çırpındıkça batma denilen ifadenin anlam bulduğu çabalamalardı bunlar. Zira artan kamuoyu tepkisini frenlemek için apar topar Meclis Grup Başkan Vekilliğinden almak zorunda kaldılar Lütfü Beyi. Ancak görülen o ki toplum partiden de siyasetten de istifa beklediğine ilişkin yoğu tepkiler vermeye devam ediyor.Bu olayın arka planını kapsamlı düşünmek, toplumun hassas olduğu konuların siyasete etkisini bu olay özelinde değerlendirmek istediğimizde kendimizi hemen siyasi ittifaklardan Millet İttifakında HDP faktörü ile ilgili tartışmaların odağında bulabiliyoruz. İYİ Partinin geçen haftalarda Suriye Tezkeresi konusunda Cumhur İttifakı ile birlikte hareket etmiş olmasının da yeterli olmadığını, milliyetçi bir kimliğinin de olduğu iddiasını henüz topluma kabul ettirememiş olduğunu da bu son olaylar vesilesiyle görmüş olduk. Yani işin içinde HDP veya PKK gibi konular girdiğinde ağzınızla kuş da tutsanız bu millet sizi affedemeyebiliyor. MHP’nin AKP ile ittifak halinde olmasına rağmen bugün halen milyonlarca ülkücünün bu ittifakı desteklememesinin temelinde de AKP’nin bir zamanlar PKK ile masaya oturması, Oslo’da pazarlık yapması, Habur’da PKK’lıların davul zurnalar ile karşılanıp, çadır mahkemelerinde aklanmaları, Türk olmanın adeta aşağılanması, ‘TC’ ifadelerinin devlet kurumlarından silinip ‘Andımızın’ yasaklanması yok mudur? AKP’yi bugün halen affetmemiş milyonlarca ülkücünün Devlet Beyin tüm çabasına rağmen Cumhur İttifakına bugün halen nefretle yaklaşıyor olmasının temelinde esasında ihanet süreci olan sözüm ona çözüm süreci dönemindeki siyaset yok mudur?
Türk Milletinin en büyük hassasiyetleri olan vatan, bayrak, ezan değerlerinin karşısında bugün en somut savaşılan düşman figürü olan hain PKK örgütünün ve onunla bağlantılı olduğu iddiasıyla bugün kapatılma davası ile yüzleşen HDP’nin Millet İttifakının en büyük handikabı olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bugün artık bir ittifaklar mücadelesine evirilmiş siyasi hayatımızda her parti kendisine liman ararken limanların birisinde demirli HDP’nin kara korsan bayrağının görünmesini istemeyen Millet İttifakı ciddi sorunlar yaşıyor. Cumhur İttifakına karşı başarılı olabilmek için HDP’ye mecbur olduklarını düşünen bir CHP ve İYİ Parti ise esasında derin bir tuzağın içinde kıvranmaktadırlar. Hem HDP ile gizli ittifakta olup hem de bunu milletten gizleyebileceklerini düşünmeleri ise büyük bir stratejik hatadır. Bu zayıf karınlarını Cumhur İttifakının her zaman kaşıyacağı gün gibi aşikârdır.
İYİ Parti milliyetçi bir parti olduğu iddiasını sürdürmekte ısrarlıyken yaşanan Türkkan vakası toplumun hassasiyetlerinin Millet İttifakı için HDP faktörünün olumsuz etkilerini bir kez daha ispatlamıştır. Şehit yakınının Meral Hanımın HDP’li Demirtaş ile o eski tartışmalı birlikte kahvaltı meselesi üzerinden protestosunu bertaraf etmeye çalışırken meselenin protestocu şehit yakınının bacısına küfür edilmeye kadar gitmesi İYİ Parti üzerindeki HDP nedeniyle dolaşan kara bulutlarda Türkkan etkisiyle şimşekler çakmasına neden olmuştur. İYİ Parti stratejisini gözden geçirmelidir. Milliyetçi çizgide olup hem HDP hem de AKP bloğuna açıkça tavır alıp siyaset güttüğü takdirde AKP nedeniyle Cumhur İttifakından, HDP nedeniyle Millet İttifakından uzak duran milyonlarca seçmenin odağı ve tercihi olabileceğini görmeli, kendisini illa ki bir ittifaka mecbur görmemelidir. Bugün AKP’yi kabul etmeyen MHP tabanında milyonlarca ülkücü/milliyetçi seçmen, HDP’yi kabul etmeyen CHP tabanında ulusalcı/milliyetçi seçmen vardır ve Türkiye siyasetinin kaderini bu kesimler belirleyebilecek güçtedirler. Bu kesimlerin sıkıntısı ise kendilerine uygun bir bloğun olmaması, mevcut her bloğun da deri açmazlarının olması nedeniyle her kesimce kabul görmemeleridir. HDP, eğer ki iddialar doğru ise ve gizli ajandalarda bir ittifak söz konusu ise ve ittifak için sebep ne olursa olsun her zaman İYİ Parti için ayağındaki bağ, geçmişinde bir gölge, geleceğinde bir hayalet gibi her zaman peşlerinde olabilecektir. Hatırlayınız, seçimlerden sonra İYİ Partili vekiller HDP’yi eleştirdiklerinde, HDP’liler onlara ‘bugün mecliste bizim sayemizde varsınız’ diye haykırmaktan çekinmemişlerdi. Millet İttifakı seçim kazandığı takdirde ortaya çıkıp bizim sayemizde iktidar oldunuz diyecek bir HDP’nin neler talep edip ortalığı nasıl karıştırabileceğini varın siz düşünün. Millet İttifakı için hiçbir hayrı olmayan/olamayacak HDP yolların bir an önce ayrılması sadece ittifakın diğer partileri için tüm ülke ve millet için hayırlı ve doğru olandır. Yoksa milletimizin hassasiyetleri nedeniyle HDP ile ittifak söylentilerine karşı milletin tepkisi Bingöl’deki gibi sadece bir vatandaşın protestosu ile kalmaz daha yoğun ve sert tepkilerle de karşılaşılabilir ve istenmeyen toplumsal bir kaosun önü açılabilir. Bingöl vakası umarız HDP’den medet uman siyasi partileri biraz daha tefekküre sevk eder ve bu milletimizin ulvi değerlerine nasıl sahip çıktığı hususunda daha hassas olunması gerektiğini öğretir.
Siyasette kabalık ve küfür olayına elbette bu son vaka tek örnek değildir. Küfür ve/veya hakaret örnekleri siyasi hayatımızda maalesef uzun bir yazının konusu olabilecek kadar çoktur. Bilhassa çözüm süreci denilen o karanlık ihanet sürecinde AKP ileri gelenlerin, bilhassa AKP genel başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’ın şehitlik hususunda basına yansıyan kimi sözlerini bugün kaç kişi hatırlıyor acaba? Kim bilir, belki ileride bir başka yazıda bunların da bir derleme ve yorumlamasını yaparız…Bu haftaki yazımızı 10 Kasım münasebetiyle vefatının 83. senesinde devletimizin kurucusu, şanlı istiklal mücadelemizin muzaffer lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet, minnet ve saygıyla anarak bitiriyorum!