İkti­dar­la­rın Düş­man Ve Hain Ar­zu­su!

Reklam
Reklamı Gizle

Bülent Demirbaş

Top­lum­la­rı mil­let yapan et­men­ler­den bi­ri­si de düş­man­lar kar­şı­sın­da bir­lik ola­bil­me duygu ve tepki bir­li­ği­dir. Dev­let­leş­me­nin ve dev­le­tin sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de­ki halk­la­rın ortak duygu ve dü­şün­ce bir­li­ği ile mil­let­leş­me­si ile biz ve öte­ki­ler an­la­yı­şı bin­ler­ce yıl­dır ge­li­şe­rek gel­miş­tir. Top­lum­lar tarih bo­yun­ca sa­yı­sız ör­nek­le­riy­le gö­rül­dü­ğü üzere ülke sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de ne kadar sorun ya­şar­sa ya­şa­sın­lar, hatta bir­bir­le­riy­le ne kadar ça­tı­şır­lar­sa ça­tış­sız­lar dış teh­di­din or­ta­ya çık­ma­sı ile ya­şam­sal var­lık­la­rı­nın ve öz­gür­lük­le­ri­nin teh­li­ke­ye gir­me­si­nin ortak bi­linç­le­rin­de oluş­tur­du­ğu tepki ve da­ya­nış­ma an­la­yı­şı ile bir araya gel­me­yi ba­şa­ra­bil­miş­ler­dir. Bu sos­yo­lo­jik ger­çek ken­di­si­ni en bariz ve güçlü bi­çim­de soğuk savaş yı­la­rın­da gös­ter­miş, dö­ne­min süper güç­le­ri Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri ve Sov­yet Rusya dün­ya­nın kamp­laş­ma­sı ve kar­şı­lık­lı pay­la­şı­mın­da bu sos­yo­lo­jik ve si­ya­sal du­rum­dan faz­la­sıy­la is­ti­fa­de et­miş­ler­dir.
Ame­ri­ka’nın ya­yıl­mak is­te­di­ği ül­ke­le­rin üze­ri­ne Sov­yet teh­di­di çö­ker­ken Sov­yet Rusya’nın ya­yı­lım he­de­fin­de­ki ül­ke­le­ri Ame­ri­ka teh­dit etmiş ve kar­şı­lık­lı ola­rak bir­bir­le­ri­nin ku­cak­la­rı­na ül­ke­le­ri it­miş­ler­dir.
Tür­ki­ye’nin soğuk savaş yıl­la­rı­nı in­ce­le­di­ği­miz­de de her Sov­yet Rusya teh­di­din­de nasıl bir adım daha Ame­ri­ka’ya ya­kın­laş­tı­ğı­mı­zı ta­rih­sel ör­nek­le­ri ve bel­ge­le­ri ile in­ce­le­mek müm­kün­dür. Top­lum­la­rın düş­man teh­di­di kar­şı­sın­da tep­ki­sel bir­lik oluş­tu­ra­bil­me al­gı­sı ve ye­te­ne­ği uzun za­man­dır si­ya­sal ik­ti­dar­lar ta­ra­fın­dan pek çok ül­ke­de so­nu­na kadar kul­la­nıl­mış­tır. Ame­ri­ka Dev­le­ti­nin milli bir­li­ği­ni sağ­la­ma ve sağ­lam­laş­tır­ma aracı ola­rak soğuk savaş yıl­la­rı bo­yun­ca ko­mü­nizm ve Rus teh­di­di­ni abar­ta­rak kul­lan­dı­ğı­nı çok iyi bi­li­yo­ruz. Sov­yet Rusya’nın çök­me­si ile ih­ti­yaç du­yu­lan dış teh­dit un­su­ru ola­rak da İslam se­çil­miş, bil­has­sa Ame­ri­kan des­tek­li İslami terör(!) ör­güt­le­ri sa­ye­sin­de de bu ih­ti­yaç faz­la­sıy­la gi­de­ril­miş­tir. Ame­ri­ka’nın pi­yo­nu olan te­rö­rist Bin Ladin bu görev için bi­çil­miş kaf­tan ola­rak yeni düş­man mi­to­su­na hiz­met etmiş, miadı do­lun­ca ipi elin­de tu­tan­lar­ca ta­ri­hin çöp­lü­ğü­ne atıl­mış, onun ye­ri­ne daha or­ga­ni­ze kukla olan IŞİD bu gö­re­vi dev­ral­mış­tı.
Yu­ka­rı­da bir nevi giriş ba­bın­da yap­tı­ğım sos­yo­lo­jik va­ka­nın iza­ha­tı ta­rih­sel pek çok ör­nek­ler­le de­rin­leş­ti­ri­le­bi­lir, kap­sam­lı bir ya­zı­nın in­ce­le­me ko­nu­su ya­pı­la­bi­lir.
Ancak bu ya­zı­da bu kadar de­ri­ne gir­me­yip de­ğin­di­ğim hu­su­sun bil­has­sa Tür­ki­ye öze­lin­de si­ya­sal ik­ti­dar­lar düz­le­min­de bir ana­li­zi­ni ya­pa­ca­ğım.
Zira bu sos­yo­lo­jik bi­lim­sel ger­çe­ği keş­fet­miş ve ku­rum­sal ola­rak en iyi şe­kil­de is­ti­fa­de ede­bi­len bir ik­ti­dar ör­ne­ği var eli­miz­de.
AKP ik­ti­da­rı­nın iniş­li çı­kış­lı dö­nem­le­rin­de mağ­dur ede­bi­ya­tı­na sıkça baş­vur­muş, aman bizi kö­tü­le­re ez­dir­me­yin sub­li­mi­na­li ile pek çok kez ama­cı­na ulaş­mış­tı.
Artık tüm ve­sa­yet odak­la­rı­nın ber­ta­raf edil­miş ol­ma­sı, AKP’nin adeta mut­lak güç hü­küm­ran­lı­ğı­na ulaş­ma­sı mağ­dur ede­bi­ya­tı­nın fayda sağ­la­ma­sı­nı im­kân­sız kıl­dı­ğın­dan son za­man­lar­da ‘Düş­man Ya­rat­ma’ si­ya­se­ti­ne yö­nel­miş­tir.
Düş­man Ya­rat­ma kav­ra­mı Um­ber­to Eco’ya ait bir kav­ram­dır. Um­ber­to Eco, yaz­dı­ğı ki­ta­bın adı­nın da kay­na­ğı olan “Düş­ma­nı İnşa Etmek” ya­zı­sın­da, New York’ta Pa­kis­tan­lı bir taksi şo­fö­rü­nün Eco’ya sor­du­ğu, “İtal­yan­la­rın düş­man­la­rı kim­ler?” so­ru­su­nu tar­tı­şı­yor.
Ya­zı­sın­da ül­ke­le­rin “dış düş­man”lar­dan çok “iç düş­man”larla uğ­raş­tı­ğı ve bir düş­ma­nın ol­ma­ma­sı du­ru­mun­da bu düş­ma­nın “inşa edil­di­ği, ya­ra­tıl­dı­ğı” so­nu­cu­na varan yazar, bu inşa sü­re­ci­ni Ci­ce­ro’dan Sart­re’a çe­şit­li me­tin­ler ara­cı­lı­ğıy­la ör­nek­li­yor.
Bu­gü­nün si­ya­si ik­ti­dar­la­rı­nı an­la­mak için müt­hiş bir reh­ber di­ye­bi­li­rim.
Mağ­dur ede­bi­ya­tın­dan, her ta­ra­fı­mız düş­man­lar­la dolu aman bizi yal­nız bı­rak­ma­yın st­ra­te­ji­si­ni ter­cih eden AKP’nin bu min­val­de yap­tı­ğı tüm tak­tik­sel gi­ri­şim­ler ka­mu­oyu­na yö­ne­lik her beyan ve açık­la­ma­lar­la ken­di­si­ni ele ver­mek­te­dir.
AKP de son dönem si­ya­se­tin­de ne zaman ba­şa­rı­sız olsa ve oy kay­bet­se hemen dış mih­rak­lar yaptı, gizli güç­ler bi­zim­le uğ­ra­şı­yor, batı bize diz çök­tü­re­mez ar­gü­man­la­rı­nı sıkça kul­lan­dı­ğı gibi mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­ni de hain ola­rak yaf­ta­la­mak­tan hiç çe­kin­me­mek­te, hatta bu gö­re­vi her­ke­sin Cum­hur­baş­ka­nı ol­ma­sı ge­re­ken ancak AKP’nin genel baş­ka­nı ol­mak­tan öteye bir türlü ge­çe­me­yen Sayın Er­do­ğan zi­ya­de­siy­le ye­ri­ne ge­tir­mek­te­dir. Bil­has­sa eko­no­mi­yi çö­ker­ten, Tür­ki­ye ta­ri­hi­nin en kötü nok­ta­sı­na dü­şü­ren AKP’nin so­run­la­rı tes­pit etme, çözüm üret­me, ha­ta­la­rı­nı görme gibi ey­lem­ler ye­ri­ne sü­rek­li dış mih­rak­lar, gizli güç­ler söy­lem­le­ri­ne sı­ğın­ma­sı hem aciz­li­ği­nin hem de ba­şa­rı­sız ik­ti­dar­la­rı­nın iti­ra­fı ni­te­li­ğin­de yo­rum­la­na­bil­mek­te­dir.
AKP ik­ti­da­rı dış düş­man­lar, gizli güç­ler ya­nın­da içe­ri­de de ken­di­sin­den ol­ma­yan­la­rı, fark­lı dü­şü­nen­le­ri ha­in­ler ola­rak yaf­ta­la­ya­rak top­lum­sal ba­rı­şın di­na­mik­le­ri­ni par­ça­la­dı­ğı­nın ya far­kın­da değil ya da ik­ti­da­rı uğ­ru­na bun­la­rı önem­se­me­yecek kadar güç tut­ku­su­na esir olmuş du­rum­da­dır. Ancak bu nok­ta­da top­lum daha bi­linç­li ol­ma­lı, top­lum­sal ba­rı­şın ül­ke­nin bu­gü­nü ve ya­rı­nı için ne kadar ha­ya­ti bir öneme sahip ol­du­ğu­nun id­ra­kin­de ola­rak AKP’nin güç oyun­la­rı­nın tu­zak­la­rı­na düş­me­me­li, bi­ri­le­ri­nin ik­ti­da­rı için top­lum­sal ba­rı­şa halel ge­ti­recek tüm ey­lem­ler­den ka­çın­ma­lı, ken­di­si­ni, dü­şün­ce ve duy­gu­la­rı­nı ik­ti­da­rın güç odak­la­rı­na sö­mürt­me­me­li­dir. De­mok­ra­si­ni hakim ol­du­ğu, dü­şün­ce öz­gür­lü­ğü­nün ko­run­du­ğu, yar­gı­nın ba­ğım­sız ol­du­ğu top­lum­lar­da ik­ti­dar­la­rın düş­man ya­rat­ma­sı­na veya mu­ha­lif­ler­de ha­in­ler ara­ma­sı­na gerek yok­tur.
Bu an­la­yış ve yön­tem si­ya­set bi­li­min­de ancak to­ta­li­ter ve bas­kı­cı ik­ti­dar­lar­da göz­lem­le­ne­bi­len bir ol­gu­dur. Daha de­mok­ra­tik bir ülke in­şa­sı id­di­asın­da­ki ik­ti­da­rın ken­di­si ile derin çe­liş­ki­ye gi­re­rek düş­man ya­rat­ma mi­to­su­nu geç­miş­te­ki mağ­dur ede­bi­ya­tı si­ya­se­ti­nin ye­ri­ne kaim et­me­ye ça­lış­ma­sı Tür­ki­ye de­mok­ra­si­si, ül­ke­de­ki top­lum­sal barış ve he­pi­mi­zin ge­le­ce­ği için ağır bir teh­dit oluş­tur­mak­ta­dır. İkti­da­rın genel baş­ka­nı­nın AKP’yi her­ke­sin Cum­hur­baş­ka­nı ola­bil­me ge­re­ği­nin üs­tün­de tu­tu­yor ol­ma­sı, AKP çı­kar­la­rı­nın her zaman ön plan­da tu­tul­ma­sı dev­let baş­ka­nı eliy­le bizle ve öte­ki­ler şek­lin­de top­lum­sal bir kamp­laş­ma­ya neden ol­mak­ta, top­lum­sal barış adeta bil­has­sa dev­let baş­ka­nı ta­ra­fın­dan teh­li­ke­ye atıl­mak­ta­dır.
De­mok­ra­si­nin ge­re­ği ola­rak ik­ti­da­rı eleş­ti­ren, AKP’yi el­bet­te gö­rev­le­ri ge­re­ği eleş­ti­ren mu­ha­le­fe­tin, kendi par­ti­si olan AKP’ye toz kon­dur­mak is­te­me­yen Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan her fır­sat­ta ha­in­lik­le suç­lan­ma­sı top­lum­sal ba­rı­şı boz­mak­ta, kamp­laş­ma­ya neden ol­mak­ta­dır. Kor­ka­rın ki sanal dış düş­man­lar, sözde gizli mih­rak­la­ra dahi gerek kal­ma­dan bu teh­li­ke­li st­ra­te­ji ile ül­ke­miz ve mil­le­ti­miz büyük za­rar­lar gö­re­bi­le­cek­tir.
AKP’nin güç ve ik­ti­dar uğ­ru­na top­lu­mu germe ve öte­ki­leş­tir­me si­ya­se­tin­den bir an önce vaz­geç­me­si, güç ve hâ­ki­mi­yet tut­ku­su ye­ri­ne mil­le­tin ve dev­le­tin çı­kar­la­rı­na daha fazla önem ver­me­si ve bir­lik, be­ra­ber­lik, barış has­let­le­ri­ni ge­liş­ti­ri­ci bir si­ya­set güt­me­ye baş­la­ma­sı he­pi­miz ya­ra­rı­na ola­cak­tır. Her­kes aynı ola­maz, fark­lı ya­şa­yan­lar ve fark­lı dü­şü­nen­ler her zaman ola­cak­tır.
İkti­da­rı ele ge­çir­miş dü­şün­ce ve yaşam tarzı ba­şa­rı­sız olup güç kay­bet­me­ye baş­la­dı­ğın­da kendi dı­şın­da­ki­le­ri düş­man ve hain ilan etme yo­lu­na gi­ri­yor­sa top­lum­sal meş­ru­iye­te da­ya­lı ik­ti­dar­la­rı artık fi­ilen bit­miş de­mek­tir. Um­ber­to Eco’nun ‘Düş­man Ya­rat­mak’ adlı ki­ta­bın­dan bir söz ile bi­ti­ri­yo­rum; “Düş­man yoksa onu inşa etmek ge­rek­li­dir.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.