FITRATA UYUM HAKİKATE DAVETTİR

Reklam
Reklamı Gizle

Nevzat Aksoy

selamla yazıma başlıyorum.Bugünkü insanlık

acaba fıtratına, yaşama biçimine, sosyal ve

toplumsal hayatın birer fertleri olarak, bu ortak

yaşam dünyamıza neler katıyoruz, acaba neler

kaybettiriyoruz bunların idrakında mıyız?Top-

lum ve yaşam dünyamızın şekillenmesinde rol

alan baş aktörler olarak gaye ve yaşayış ama-

cımızın ne kadar farkındayız?

      Yıllarca tanık olduğumuz bu yaşam coğ-

rafyamızda, haddi ve hesabı bilinmeyen sayı-

sız olay ve olguları yaşadık, insanlık olarak, ni-

ce çağ ve devirleri açıp kapattık.Yaşanmış olay

ve olgular, tarihi doku içinde insanlık mirasını

bir köprü kurarak bugünlere taşıdı.Geçmiş ve

bugünün yaşam muhakemesini yapıp, acaba

biz insan fıtratına uygun bir kulvarda yaşıyor

muyuz? Yoksa halen sorgulanmayan bir yaşam

hayat akışı içinde bilinmeyen mezralarda

boşuna mı kürek çekiyoruz?

         Kolaya kaçtık, teknoloji geliştikçe do-

ğal olan hayat ve yaşantılarımızdan hızla uzak-

laştık ve halende buna dur diyemedik, buna

paralel olarak öz ve kişiliğimizin orjinalliğini

kendi benliğimizle yapay ve sunni bir yaşayışa

teslim ettik.Eskiden böylemiydik? Yaşayışımız,

beslenmemiz, davranışlarımız, insanlığımız, a-

dalet ve merhametimiz, komşuluk, akrabalık,

ve arkadaşlık diyaloglarımız böylemiydi?Bu so-

ruları kendimize sorduğumuz zaman, yaşayış-

larımız, hayatlarımız, kişilik ve davranışlarımız-

dan ne kadar uzaklaştığımızın idrakına varma-

mız lazım.İnsanlık yaradanın vermiş olduğu in-

san kimyasına uygun fıtratı, helal ve haram

dairesinin sınırlarını hiçe sayıp, kendilerine her

türlü bir yaşayışı mübah görmeleri bugün kü

duyu organlarını adeta kaybeden bir insanlık

manzarasını karşımıza çıkardı.

         Bu hayat ve yaşantılarımızdaki 

tat ve lezzetlerini yaşayamıyorsak, paylaşma-

sını, sevmesini, yardım ve insani duygularımı-

zın kabarıp, amacına uygun davranışa dö-

nüştüremiyorsak o zaman niçin yaşıyoruz.?Bi-

ze bu uzuvlar niçin verildi? Gaye ve amaca hiz-

metten yoksun bir insanlık ve dünya ne anlam

kazanır, ve kazanabilir. Tüketici olmayı bir an

evvel bırakmalıyız. Ümmet olarak el ele verip

birbirimize hizmet et­meliyiz. İlla maddî bir

karşılık beklememeliyiz. Bir de bizim gö­revimiz

bıkmadan usanmadan bunları anlatmaktır.

Çünkü insan ancak fıtratına uygun yaşadığın­da

insan oluyor. Biz bu şekilde sadece Müslüman

değil, insan kalabilmenin çabasını vermiş olu-

yoruz.

Sevgi ve saygılarımla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.