UCİM Kırşehir Üye Toplantısı

Reklam
Reklamı Gizle

Uluslararası Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği bugün (28.11.2020 Cumartesi günü) saat 20.00 de online tanışma toplantısı gerçekleştirecektir.
Uluslararası Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği; “Bizimle beraber mücadele vermek isteyen herkesi toplantımıza bekleriz” diyerek davette bulundu.
Uluslararası Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği bugün (28.11.2020 Cumartesi günü) saat 20.00 de online tanışma toplantısına Kırşehir’deki üyeleri; @ucimorgtr,
@saadetozkanefe, @yucelceylancom, @av.meltemy, @av_idriscanbulut, @damlaalioglu katılım sağlayacaktır.
Detaylı bilgi için; UCİM Kırşehir İl Sorumlusu 0545 392 40 67 gsm üzerinden ulaşabilirsiniz.
UCİM SAADET ÖĞRETMEN ÇOCUK İSTİSMARI İLE MÜCADELE DERNEĞİ OLARAK;
Derneğimize ait faaliyetler 2018 yılı ile 2019 yılının 1. yarısını kapsamaktadır.
v UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği hakkında bilgilendirme,
v Çocuk ihmal ve istismarının tarihsel süreci ve araştırmalardan örnekler,
v Türkiye’de çocuk ihmal ve istismarına yönelik son yıllara ait bazı örnek veriler,
v UCİM’ in üstlendiği misyon,
v Dernek üyelerinin mesleklere göre genel dağılım örneği,
v Derneğin aktif faaliyet gösteren il yapılanmaları,
v Derneğe yapılan İhbar sayıları,
v Dernek tarafından aktif olarak gerçekleştirilen (örneklem alınmış)eğitim, çalıştay, konferans, stant çalışmaları ve üye toplantı bilgileri,
v Geleceğe yönelik sürdürülebilir çalışmalarına yönelik görüşleri,
SAADET ÖĞRETMEN ÇOCUK İSTISMARI ILE MÜCADELE DERNEĞI KIMDIR? NELER YAPAR?
Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM); amacı, çocukların sağlıklı bir biçimde yetişmesini sağlamak, çocukları her tür duygusal, fiziksel ve cinsel istismar ile her türlü ihmalden korumak, bu olayların yaşanmasının önüne geçmek olan ve hiçbir kâr amacı gütmeksizin, Ocak 2019 itibariyle sayıları 40.000’i aşan gönüllü üyesi, Antalya ve Erzurum’da bulunan temsilcilik ofisleri ile ile ülke çapında aktif biçimde faaliyette bulunan bir dernektir.
Derneğimizin kurucularından olan öğretmenimiz Saadet Özkan; İzmir Menderes’te görev yaptığı ilkokuldaki okul müdürünün yıllarca ve pek çok çocuğa karşı gerçekleştirdiği istismarı ortaya çıkaran, bu yöndeki çabası ve iz sürmesi sayesinde ilgili kişinin yargılanarak 82 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmasının mücadelesini vermiş, keza bu çabası ile yurt içinde çocuk istismarı konusundaki farkındalığı zirveye taşıdığı gibi 2017 yılında, Amerikan Başkanı Donald Trump’ın eşi Melania Trump’ın elinden “Uluslararası Kadın Cesaret Ödülü” de almış , bu konuya kendini adamış kadındır. Çocuk istismarı konusundaki mücadelesine tüm yurt çapında destek gelmesi üzerine Mersinli saygın bir iş insanı olan , derneğimizin genel başkan yardımcısı Yücel Ceylan ile yolları kesişmiş ve Sayın Yücel Ceylan’ın desteği ile bu mücadeleyi ülke genelinde sürdürmek için Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği(UCİM)’ni 2017 yılı Temmuz ayında resmen kurmuşlardır. Türkiye’de derneğimiz, Uluslararası Çocuk İstismarı ile Mücadele kavramının baş harfleri olan “UCİM” ile de yaygın olarak tanınmaktadır.
Derneğimiz; toplumsal bilinçlendirme ve eğitim çalışmalarının yanı sıra bünyesinde barındırdığı pek çok gönüllü avukatı ile mağdur çocuk ve ailelere, halihazırda görülmekte olan davalarda hukuki destek, gönüllü psikologları eliyle ise travma öncesi, sırası ve sonrasında psikolojik destek vermekte, pek çok gönüllü üye eliyle yurdun dört bir yanında sahada, üniversitelerde dernek üyesi gönüllü öğrencilerle, yerel yönetimler ve özel şirketlerle iş birliği içerisinde bilinçlendirme çalışmaları yapmaktadır.
Derneğimiz özetle;
v Çocuk istismar ve ihmali konusunda disiplinler arası kongre, konferans, seminer, eğitim çalışmaları ve benzeri toplantılar düzenler,
v Çocuk istismar ve ihmali konusunda yayın yapar veya bu alanda yayın yapan kişi veya kuruluşlarla iş birliği sağlar,
v Çocuk istismar ve ihmali ile ilgili çalışma ve bilimsel araştırmaları destekler,
v Amaçları doğrultusunda; gerek ulusal, gerekse uluslararası kuruluşlarla ve gerçek ve tüzel kişilerle iş birliği yapar,
v Çocuk istismar ve ihmalini önleme konusunda kamuoyu yaratmak amacıyla kitle iletişim araçlarından yararlanmak için ilgili kuruluşlarla işbirliği yapar,
v Çocukların yetişmesi eğitilmesi ile ilgilenen kişilerle bu alanda hizmet veren kuruluşlarda çalışanlara gerektiğinde danışmanlık yapar,
v Çocukların haklarını koruyan kuruluşlarla işbirliği yapar,
v İstismara uğramış çocukların şikayet , takip ve hukuki her türlü iş ve işlemlerinde gönüllü olarak destek olur,
v İlgili işlemleri takip eder,
v Gerektiğinde amaçlarına ulaşmak maksadı ile iktisadi işletme kurabilir.
ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARININ TARİHSEL SÜRECİ
İnsanlık tarihi kadar eski, insanlığın en önemli sosyal yaralarından biri olan çocuk istismarı ve ihmali, oldukça sık görülen önemli bir halk sağlığı sorunudur. Tarihin başlangıcından itibaren, çeşitli kaynaklarda rastlanmasına rağmen ilk kez 1700’lü yıllarda bir avukatın, hapse giren suçluların kaçının çocuklara karşı işlenmiş suçlar nedeniyle ceza aldıklarını merak etmesi sonucu dikkati çekmiş ve söz konusu avukatın çalışmasının sonucunda elde ettiği bulgular, çocuk istismarı kavramının ortaya atılmasına neden olmuştur.
Çocuk istismarı ile ilgili ilk tıbbi tanım 1860 yılında, Fransız Adli Tıp Profesörü Ambres Tardieu tarafından yapılmıştır. Tardieu, 1860 yılında Paris Tıp Akademisi’nde ilk kez çocukların cinsel ve fiziksel istismarına dövülerek öldürülen 32 çocukta tespit ettiği otopsi bulgularını derleyerek değinirken, Caffey 1946 yılında “Caffey Sendromu” ve Kempe 1961 yılında “Hırpalanmış Çocuk Sendromu” tanımlamasını yapmışlardır. Garbarino ve Gilliam 1980 yılında çocuğa karşı yapılan uygunsuz ve zarar verici davranışların özellikle uzmanlar tarafından tespit edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. 1970’lerde cinsel istismarın farkına varılmış ve 1980’lerden sonra ise duygusal istismarın da en az diğer iki istismar kadar önemli olduğuna ilişkin görüşler yaygınlaşmaya başlamıştır. (Kaynak Tarama Dergisi, Çocuk İstismarı ve İhmalinin Değerlendirilmesi, S.Acehan, A.Bilen, M. Oğuzhan Ay, M.Gülen, A. Avcı,F. İçme, )
Cinsel istismar konusunda ulusal temsiliyeti olan ilk istatistiksel bilgi Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması 2009 verilerine dayanarak üretilmiştir. Araştırma bulgularına göre, kadınların %7’si 15 yaşından önce cinsel istismara maruz kalmıştır. Saldırganların %30’ yakın akrabadır. (jansen vd.,2009:64-65, a.ç.Bozbeyoğlu, Ece Koyuncu, Filiz Kardam, Altan sungur, Sosyoloji Araştırmaları Dergisi / journal of sociological research – 2010 / 1 6)
Türkiye’de ise bu konuyla ilgili yapılan çalışmalar yeni olduğundan toplumsal oranları net olarak gösterir nitelikte değildir. Cinsel kötüye kullanma oranları tahminlerden daha yüksektir, çünkü bunların tanılanması zor olmakta ve gizlenmektedir. Resmi kayıtların ve bu konuda yapılan kapsamlı çalışmaların çoğalması sonrası ancak tüm toplumu yansıtır güvenilir rakamlar elde edilebilecektir. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun UNICEF desteği ile 2008 yılında 2216 çocuk ile 6 ilde yürütülen Çocuk İstismarı ve Aile İçi Şiddet Araştırması sonuçlarına göre; 7-18 yaş arası çocukların % 10’unun başka bir çocuğun cinsel istismarına tanıklık ettiği, bunun % 4’ünün temas içeren cinsel istismar olduğu, % 3’ünün cinsel istismara maruz kaldığı, bunun da % 0,5’inin temas içeren cinsel istismar olduğu saptanmıştır.(SHÇEK, 2010).
Son yıllarda çocuğa karşı cinsel istismar vakalarındaki artış nedeniyle; istismar mağdurlarını değerlendirmek, tedavi etmek ve izlemek amacıyla üniversite hastanelerinde çocuk koruma birimleri, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde de çocuk izlem merkezleri kurulmuştur (Aydemir ve Yurtkulu, 2012). Bu birimlerde adli, tıbbi ve sosyal hizmet disiplinleri arasında eşgüdüm sağlanarak çocuğu örselemeden bütüncül bir değerlendirme yapılması amaçlanmaktadır. Ancak bu birimlerin yaygın olmaması nedeniyle, ülke genelinde cinsel istismar mağduru çocuklar başından geçen olayı birden çok defa anlatmak zorunda kalmaktadırlar. Bu durum çocuğun ikincil örselenmeye maruz kalmasına neden olmaktadır. Çocuk izlem merkezi yöntemiyle çalışan kurumsal yapılanmaların hızlı bir şekilde her il merkezinde oluşturulması gerekmektedir.
Çocuğa yönelik cinsel istismarın önlenmesi konusunda çalışan uluslararası kuruluşlar, “önceliğin önlemeye verilmesi, önlemenin mümkün olmadığı durumlarda ise ikincil mağduriyetin ve tekrarların önlenmesini sağlaması” gerektiğini vurgulamaktadırlar. Ancak ülkemizde yapılan yasal düzenlemelerde, çocukların korunmasından çok failin cezalandırılmasına odaklanıldığı görülmektedir. Mağdurların korunması ve cinsel istismar sonrasında psiko-sosyal destek almasının en az faillerin alacağı ceza kadar önemli olduğu, düzenlemeler yapılırken bunun dikkate alınması gerektiği düşünülmelidir. (Balcı ve Diğerleri, 2014)
Sonuç olarak; çocuklar içinde bulundukları karmaşık riskler nedeniyle cinsel istismara maruz kalmaktadırlar. Risklerin yapısı gereği tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmadığına göre, bu konuda yapılması gereken en öncelikli çalışma, koruyucu faktörlerin niceliğinin ve niteliğinin arttırılmasıdır. Bazı çocuklar, riskli ortamlarda yaşamalarına rağmen yılmazlık özellikleri sayesinde istismardan korunabilmektedirler. Bu nedenle önleme faaliyetleri kapsamında en temelde çocukları güçlü kılacak, istismarın ve istismarcının farkına varmalarını sağlayacak eğitim programları oluşturulmadır. Okul temelli çocuk cinsel istismarı önleme çalışmaları, koruyucu ve önleyici önlem çalışmaları arasında önemli bir yer tutmaktadır. Ancak bunun önemine rağmen; ülkemizde yapılandırılmış ve sürekliliği sağlanan bir cinsel istismar önleme programı uygulanmamaktadır. Bu nedenle; okullarda psikolojik danışmanların yanında sosyal çalışmacı ve hemşirelerin de istihdamı sağlanarak okul sosyal servis birimleri oluşturulmalıdır. Okulların öğrenci kitlesinin, sosyo-demografik özellikleri dikkate alınarak yapılandırılmış programlar hazırlanmalı, düzenli olarak ev ziyaretleri gerçekleştirilerek risk grubu öğrencilerin tespiti ve izlenmesi sağlanmalıdır.
Cinsel istismarı önleme programlarının tamamına yakını çocuklara beş temel yeteneği kazandırmayı hedeflemektedir.Bu yetenekler;
a) İyi ve kötü dokunuşların farkına varma ve ayırt etme,
b) Kötü dokunuş söz konusu ise onu reddetme,
c) Bulunduğu yeri terk etme,
d) Güvenilir bir yetişkine ulaşma,
e) Olup biteni o yetişkine anlatma,
basamaklarından oluşmaktadır. (Ziyalar, 1998).
TÜRKİYE’DE ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARINA YÖNELİK SON YILLARA AİT BAZI ÖRNEK VERİLER
Ankara ÇİM tarafından hazırlanan istatistiksel bilgiler incelendiğinde, 2010 yılında 3 ayda bir gerçekleşen istismar vakası, 2012 yılında günde 3 vakaya kadar yükselmiştir. Günümüzde bu vakaların sayısının maksimum günde 12 olduğu düşünülürse, ÇİM’ in gerekliliği bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
ÇİM’e bildirilen vaka sayısındaki artışın, bilinçlendirme çalışmaları sonucunda olduğu göz ardı edilmemelidir. Sosyal Hizmetler Uzmanımız ÇİM’in sayısının henüz yetersiz olmasının sonucunda bir vakaya yeteri derecede zaman ayrılamamasının hassasiyetine değinmiştir. Mağdur çocukla yapılacak olan adli görüşme analizi ne kadar hassas yapılırsa sorunun çözümünde mağdur çocuk ve ailelerinin topluma katılımı noktasında verilecek hizmet o kadar kaliteli olacaktır. Merkezlerin sayısı artmadığı sürece, verilen hizmetin de yüzeysel ve geçici bir destek olduğu unutulmaması gerektiğini belirtmiştir. (SHU 3, 2016).
UNICEF’in yaptığı bir çalışmaya göre; çocuklarla yapılan grup çalışmalarında cinsel istismar öyküsü anlatan olmamıştır. Cinsel istismar gibi çok hassas bir konu, grup çalışmalarının doğası gereği paylaşımın en zor olduğu sorundur. Çocuk dostu ortamda terapi planlandığı taktirde, sorgulanması doğru olacağından bu araştırma kapsamında doğrudan irdelenmemiştir.
*Bu tablo UNİCEF tarafından yapılan N:2216 nolu rapordan bir kesit olarak alınmıştır.
UCİM’ İn Üstlendiği Misyon
Yetişkinler, kendi çocuklarına uyguladıkları istismarın etkileri konusunda istismarın çocuklar üzerinde olumsuz ya da olumlu etki bıraktığı ya da hiç etkilemediği şeklinde farklı görüşlere sahiplerdir. Yetişkinlerin büyük bölümü, istismarın çocuklarının hayatını kötü etkilediğini; güven eksikliği yarattığını, arkadaş edinemediklerini; kendini ifade etmekte zorlandıklarını belirtmişler, çocuklarda aileye karşı korku duymasına yol açtığını söylemişlerdir. Saldırganlaşmak, hırçınlaşmak, kıskanmak, derslerinde başarısız olmak, yetişkinlerin kendi çocuklarında gözlemledikleri diğer olumsuz etkilerdir.
Türkiye’de yaşayan 7-18 yaşlar arasındaki çocukların yüzde 56’sının fiziksel istismara, yüzde 49’unun duygusal istismara, ve yüzde 10’unun cinsel istismara tanık olduğunu görülmektedir
Yukarıda örnek teşkil eden araştırma verilerinde de belirtiği gibi Türkiye’de çocuk ihmal ve istismarı bugün verilere yansıtıldığından daha büyük boyuttadır. UCİM Türkiye’de çocuk istismarının önlenmesi ve Çocuk istismarı ile mücadelede toplumun bilinçlenmesi ve çocukların mağduriyet yaşamasını engellemek için gereken tüm faaliyetlerini her boyutta yılmadan gerçekleştirecektir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.