MİLLİ MÜCADELEYE KARŞI ANADOLU’DA ÇIKAN İSYANLARDAN ŞEYH EŞREF İSYANI
Milli Mücadele sürecinde din elden gidiyor, şeriat isteriz gibi bahanelerle tamamen dış destekli isyanlar Anadolu’da yaygınlaşmıştı. Milli Mücadeleye karşı başlatılan bu isyan süreci ve yaşananları Atatürk Araştırma Merkezi tarafından Prof. Dr. Zeynep Korkmaz’ca bügünkü dille yayına hazırlanan Nutuk’tan ve Yeniçağ Gazetesinde muhtelif tarihlerde yayımlanan Mahmut Yılbaş’ın Müdafaa-i Hukuk dergisindeki makalesinden alıntılar alarak bu araştırma yazımızı bugünden itibaren siz okuyucuların bilgisine sunacağım.
Anadolu’da çıkan isyanlardan Şeyh Eşref ayaklanması bahsine girmeden önce Atatürk’ün, Nutuk’un iç isyanlar ile ilgili kısmında şöyle yazıyor:
“Efendiler, 1919 yılı içinde, milli teşebbüslerimize karşı başlayan iç isyanlar, süratle memleketin her tarafına yayıldı. Bandırma , Gönen, Susurluk, Kirmastı, Karacabey, Biga ve dolaylarında; İzmit, Adapazarı, Düzce, Hendek, Bolu, Gerede, Nallıhan, Çivril, Seydişehir, Beyşehir, Koçhisar dolaylarında; Yozgat, Yenihan Boğazlıyan, Zile, Erbaa, Çorum dolaylarında; İmralı, Refahiye, Zara, Hafik ve Viranşehir dolaylarında alevlenen karışıklık ateşleri , bütün memleketi yakıyor, hainlik, cehalet kin ve bağnazlık dumanları bütün vatan göklerini yoğun karanlıklar içinde bırakıyordu.
İsyan dalgaları, İsyan dalgaları, Ankara’da karargahımızın duvarlarına kadar çarptı. Karargahımızla şehir arasındaki telefon ve telgraf hatlarını kesmeye kadar varan kudurmuşçasına kasıtlar arasında kaldık.
İsyanlar: 1. Şeyh Eşref ayaklanması (26 Ekim -24 Aralık 1919)
Daha Milli Mücadelenin henüz başındayken gerçekleştirilmeye çalışılan Şeyh Eşref ayaklanması ibret vericidir. Atatürk’ün nutkunda özet olarak değindiği bu olay
Bayburt’un Hart bucağında, kendisini şeriat sahibi ve beklenen Mehdi diye çevresine ve köylülere tanıtan sahte Peygamber Şeyh Eşref’in çıkardığı çirkin bir gericilik olayı, bir ayaklanma olayıdır. Hart Bayburt ilçesinin 20 km. kadar kuzey batısında bulunan bir bucaktı.
Burada oturan Şeyh Eşref adındaki bir yobaz, bazı saf kişileri etrafına toplayarak kendisine özel bir mezhep kurmuştur. Çalışmalarının 1908’e dayandığı anlaşılmaktadır. Şeyhin etkisi yavaş yavaş Bayburt, Sürmene ve Erzurum dolaylarına kadar da yayılmıştı.
Şeyh Eşref’in sözde kurduğu mezhep ya da tarikat, Müslümanlığın esasları ile çelişmekte, Müslümanlığı bozucu fakat kendisine ve bir takım insanlara çıkar sağlayıcı, çevresinde bir çeşit hakimiyet kurma amacına dayanıyordu. Ahirzaman Peygamberlerinden söz ederek, uydurma ve anlamsız sözlerle saf kişileri Müslümanlığın temel kurallarını bilmeyen ya da yanlış anlayan cahil insanları maksatlı olarak başka yönlere çekmek istiyordu. Milli duyguların bozulmasından yararlanarak kendi uydurmalarını yayıyordu. Bunun için de Doğu bölgesinin en elverişli ve buhranlı bir aşamasında baş kaldırmaya, kimseyi dinlememeye koyulmuştu.
Kurtuluş savaşımızın başında ortamı daha elverişli görerek faaliyetlerini hızlandıran ve halk arasında bölücülük sokan karışıklıklar çıkaran Şeyh Eşref, çeşitli tarihlerde, çeşitli devlet makamları tarafından yapılan uyarılara, nasihatlere itibar etmemiş, bildiğini sürdürmekten çekimemişti.
Bu adam Milli Mücadeleye de karşı olduğunu da ilan ediyordu. Kazandığı kolay başarılarından cesaret alan Şeyh Eşref, Ahirzaman Peygamberi ‘Mehdi’ olduğunu söylüyor, yayıyor, kendisine kurşun işlemediğini halka karşı iddia ediyor, her şeye hakim olacağını büyük laflarla ilan ediyordu.
Bunun yanında da müritlerini Hart bucağı çevresinde toplayarak Bayburt üzerine, oradan da Ercincan’a üzerine yürümeye hazırlanıyordu. Bundan sonraki hedef Erzurum olacaktı.
Durumun nezaketini göz önünde tutan 15’inci Kolordu Komutanı, yeteri kadar kuvveti toplayıp bu düzenbazın cezasını vermek, bölgenin huzur ve asayışını sağlamak istiyordu. Fakat vakit kazanmak ihtiyacındaydı. Bu amaçla Şeyh üzerinde oldukça etkisi bulunan Erzurum Müftüsü Hurşit’i derhal Hart’a gönderdi. Maksadı onu yola getirmekten çok oyalamaktı. Diğer yandan da bu irtica olayını kökünden yok etmek 9’uncu Tümen Komutanı Yarbay Halit komutasında bir tenkil gücü toplanmasını emretti.
Bu kuvvetlerin toplamı 600 kadar piyade, 110 süvari ve 4 toplu bir obüs bataryası olmuştu.
Ayrıca gerekli tedbirler de diğer noktalarda aldırılmıştı. Bir kısım kuvvetler Gümüşhane’ye getirilmiş ve bir piyade taburu Of bölgesindeki Şeyh’in müritlerinin Hart’a yardıma gelmesini önlemek için Of dolaylarına yanaştırılmıştı.
Aralık Aralık 1919 tarihine kadar bu tedbirler alındı ve tenkil müfrezesi Bayburt’ta toplandı. 24 Aralık’ta ise Hart önüne geldi. Aynı gün bucağı kuşattı.
Şeyh ve müritleri müfrezeye şiddetle karşı koymaya ve saldırmaya başladılar.
Yapılan çarpışmalar gece yarısına ve ertesi gün öğleye kadar sürdü. Bu arada iki şehidimiz şehit oldu ve 41 er de yaralanmıştı. Müfreze komutanının cesur iradesi, özellikle topçumuzun iyi kullanılması ve onun etkili ateşi karşısında isyancılar gittikçe güç duruma düşüyorlardı. Bir aralık topçunun tam isabetinden Şeyh Derviş ve oğulları, ailesi ve yanında bulunan avanesinden 5 müridi bir arda havaya uçurulmuş, yok edilmişlerdi.
Bu olay diğerleri üzerinde korkunç bir moral yıkıntısı yaptı. Kurşun işlemediğini söyleyen Şeyhin bir top mermisi ile bütün yanındakilerle birlikte bir anda param parça olması müritlerinin inançlarını toptan yıkmıştı.
Bu hal daha da çok dayanmalarına imkan bırakmadı. Biraz sonra direnmeleri çöktü ve isyan edenlerin tamamı teslim olmak zorunda kaldılar, Bucağa girildi.
Bu çarpışma sonucunda daha önce esir edilen subay ve erlerimiz de isyancıların eline geçmiş silah ve gereçler de geri alındı.
Planlı ve şiddetli bastırma hareketi Doğu’da çok önemli etkiler yaptı ve benzeri olayların çıkmasına engel olduğu gibi, halkın moralini de yükseltti.